Töreyle yoğrulan yürek, bozkırı tutuşturur.
Tarihin sisli sayfalarında bazı isimler vardır ki, yalnızca bir kahraman değil; bir milletin ruhunu, töresini ve varoluş iradesini temsil eder. İşte Kürşad, Türk tarihinin kalbinde yanan bu kutsal ateşin adıdır. Bozkırda yıldızlarla doğan bu yiğit, sadece bir çocuk olarak dünyaya gelmedi; onun gelişi, karanlığa gömülmüş bir milletin uyanışıydı.
Zamanın toprağın adı bile olmadığı, göğün koruyucu, yerin bağlayıcı olduğu çağlardı… Türk töresi, kan kadar kutsaldı ve her birey bu töreye göre yaşar, bu yolda ölürdü. İşte böyle bir çağda, kurtların uluduğu kutlu bir gecede dünyaya geldi Kürşad. Daha küçücükken bile yüreğinde taşıdığı ateş, gelecekte milyonları etkileyen bir fırtınaya dönüşecekti.
Kürşad, Türk mitolojisinin ve destanlarının taşıyıcısı olan kutsal bozkırda büyüdü. Göçebe yaşamın her zorluğu onu daha da bileyledi. Gök ile yerin dengesinde, töre ile cesaretin kesiştiği noktada yoğruldu. Her çadırda adı saygıyla anıldı, her ağızda bir dua gibi fısıldandı. O, sadece bir savaşçı değil; adaletin, cesaretin ve milli bilincin vücut bulmuş haliydi.
Kürşad’ın hayatı, sadece bireysel bir kahramanlık hikayesi değildir. O, bir milletin kaderini değiştiren bir iradenin sembolüdür. Türklerin esareti kabul etmediği, töresine ve bağımsızlığına bağlı kaldığı her dönemin yaşayan ruhudur. O’nun adı, yalnızca tarih kitaplarında değil, Türk milletinin vicdanında da kazılıdır.
Bugünün Gençliği İçin Kürşad Ne Anlatır?
Kürşad, geçmişin karanlığından bugünün aydınlığına uzanan bir köprüdür. Her Türk genci, onun ateşinden bir kıvılcım taşımalı; teknolojide, bilimde, sanatta ve sporda onun iradesini yaşatmalıdır. Çünkü Kürşad’ı yaşatmak, Türk milletini geleceğe taşımaktır.
Son Söz
Kürşad’ın doğumu bir çağın değişimiydi. Bozkırın kalbinden yükselen bu destan, hâlâ milyonların yüreğinde yankılanıyor. Gök Türklerin oğluydu o. Ve bizler, onun izinden yürümeye devam ediyoruz…