Mesele’nin Serüveni: Küllerden Doğan Bir Dava

Her şey, bir eksikliği fark etmekle başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, Değerleri Koruma ve Yaşatma Kulübü çatısı altında bir araya gelen bizler, üniversite ortamında fikir, sanat ve edebiyat alanlarında vatansever bir bakışın yeterince temsil edilmediğini gördük. O eksiklik, içimizde bir kıvılcım yaktı; milletin sesi olma arzusunu, kalemle, kelimeyle, fikirle yoğurma iradesini doğurdu. Mesele Mecmua, işte bu hissiyatın adı oldu.

İlk adımlarımız, elbette sancılıydı. Akademik yüklerin altında, organize olma zorluklarıyla boğuşarak, çabalarımızı dijital dünyada yankılatmaya çalıştık. Sosyal medya hesapları açtık, internetin kalabalığı içinde kendi sesimizi duyurmaya uğraştık. Lakin o ses, hak ettiği yankıyı bulamadı. Ama vazgeçmedik. Çünkü biz, inandığımız davayı bir mecra haline getirme kararlılığı taşıyorduk. Geri çekilmek yerine, küllerimizden yeniden doğmayı tercih ettik.

Bu sefer daha kararlı, daha planlı ve daha inançlıydık. Sadece dijitalde var olmakla yetinmeyecektik; elimizde tutulur, sayfalarında emek ve yürek kokusu olan bir dergiye hayat verecektik. Ve öyle de yaptık. Fiziksel bir dergi çıkarma kararıyla birlikte Mesele Mecmua, sadece bir fikir olmaktan çıktı, ete kemiğe büründü. Dergimize ses verdik; her yazı, her mısra ve her düşünceyle ona ruh üfledik. İnternet sitemizi kurduk, sosyal medyada yeniden ve daha güçlü bir şekilde var olduk. Nihayet, ilk sayımızı ellerimize almanın haklı gururunu yaşadık.

Şimdi ise önümüzde yeni bir ufuk var. Bu kıymetli mücadeleyi daha fazla yüreğe ulaştırmak, daha fazla gence dokunmak ve derdimizi, davamızı büyütmek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki mesele sadece bir dergi değildir. Mesele, bu milletin sesi, kökü ve istikbaliyle kurulan bağın adıdır. Ve biz bu bağı, her sayfada daha da kuvvetlendireceğiz.

50 1
7